|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
diğer bir deyişle |
videlicet adv.
|
|
The defendant mentioned another suspect, videlicet, his business partner.
Sanık, başka bir şüphelinin varlığından - diğer bir deyişle - iş ortağından bahsetti.
More Sentences
|
Phrasals |
|
2 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya) yayılmak |
extend (from something) (to something) v.
|
|
It would then be a one-year programme, implementation of which may extend over several years.
Bu durumda uygulaması birkaç yıla yayılabilecek bir yıllık bir program olacaktır.
More Sentences
|
3 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya) kadar uzanmak |
extend (from something) (to something) v.
|
|
Reforms extended from Finland, Holland and Germany to Austria, France and Italy.
Reformlar Finlandiya, Hollanda ve Almanya'dan Avusturya, Fransa ve İtalya'ya kadar uzandı.
More Sentences
|
Phrases |
|
4 |
Phrases |
diğer bir deyişle |
in other words expr.
|
|
Secondly, the change of Interior Minister, in other words, the Minister responsible for security.
İkincisi İçişleri Bakanı'nın, diğer bir deyişle güvenlikten sorumlu Bakanın değişmesi.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
tek bir merkeze yoğunlaşıp diğer yönleri yok sayma |
centration n.
|
|
6 |
General |
hastalık veya diğer acil durumlar nedeniyle gezmenin yabancı bir ülkeden kendi ülkesine getirilmesi |
repatriation n.
|
|
7 |
General |
bir banka tarafından diğer bir banka üzerine çekilen poliçe |
bank bill n.
|
|
8 |
General |
bir seyahatin bir ayağıyla diğer bir ayağı arasındaki bekleme veya dinlenme süresi |
layover n.
|
|
9 |
General |
bir tondan diğer bir tona geçme |
gradation n.
|
|
10 |
General |
bir ucu düz diğer ucu konveks bumerang |
kylie n.
|
|
11 |
General |
bir maddenin yıkama yoluyla diğer maddeden ayrılması |
elution n.
|
|
12 |
General |
bir diğer tarafa çevirme |
sluing n.
|
|
13 |
General |
diğer bir nokta |
another issue n.
|
|
14 |
General |
diğer bir nokta |
another point n.
|
|
15 |
General |
oyuncuların diğer oyunculardan daha yükseğe zıplamaya çalışıtıkları bir tür çocuk oyunu |
leap-frog n.
|
|
16 |
General |
bir buluşun diğer mucidi |
co-inventor n.
|
|
17 |
General |
zor uçuş koşullarında pilotu destekleyen bir diğer pilot |
wingmate n.
|
|
18 |
General |
şövalye eğitiminde kullanılan bir tarafında düz bir tahta diğer tarafında kum torbası bulunan direk |
quintain n.
|
|
|
19 |
General |
tiyatro sahnesinin bir tarafından diğer tarafına uzanan küçük podyum |
passerelle n.
|
|
20 |
General |
yüzün bir kısmının bir duyguyu ifade ederken diğer kısmının başka bir duyguyu ifade etmesi |
affect blend n.
|
|
21 |
General |
bir bacağı göğse doğru çekip diğer bacağı uzatıp bedeni hafifçe geriye yaslayarak yapılan bir su atlayışı |
can opener n.
|
|
22 |
General |
bir evi yol ve diğer binalardan ayırmak için önüne çekilen çim ekilmiş şerit alan |
nature strip n.
|
|
23 |
General |
bir ayağın parmakları diğer ayağın topuğuna vurarak yapılan dans hareketi |
toe-and-heel click n.
|
|
24 |
General |
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun |
tom tiddler's ground n.
|
|
25 |
General |
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun |
tommy tiddler's ground n.
|
|
26 |
General |
kız izci birliğine yardım ve danışmanlık etmek üzere kurulmuş bir grup ebeveyn ve diğer ilgili yetişkinlerden oluşan komite |
troop committee n.
|
|
27 |
General |
bir kişiyi tanımlamak için tek başına veya diğer bilgilerle birlikte kullanılabilecek isim veya numara |
a means of identification n.
|
|
28 |
General |
bir şeyin görünen yüzünden daha az makbul olan diğer yüzü |
underside n.
|
|
29 |
General |
bir ucu birine/bir şeye, diğer ucu da yükselebilen ve alçak uçan bir hava aracının yakalayıp havalandırdığı büyük bir balona bağlı kablo (askeri veya gizli servislerin kişileri tehlikeli durumlardan kurtarmak için kullandığı bir yöntem) |
skyhook n.
|
|
30 |
General |
bir tarafın diğer tarafa göre üstünlüğü |
balance n.
|
|
31 |
General |
avustralya'ya özgü bir tarafı düz diğer tarafı oyuk bumerang |
kiley n.
|
|
32 |
General |
çocukların sırayla önünde durdukları tepeyi diğer çocukları ittirerek koruduğu bir oyun |
king of the castle n.
|
|
33 |
General |
avustralya menşeli, bir tarafı düz diğer tarafı konveks bir bumerang |
kyley n.
|
|
34 |
General |
avustralya menşeli, bir tarafı düz diğer tarafı konveks bir bumerang |
kiley n.
|
|
35 |
General |
aynı sınıftan diğer değerlerle kıyaslanabilmesi için bir değere verilen sayı |
magnitude n.
|
|
36 |
General |
bir postaneden diğerine kamusal yetki ile taşınan mektup veya diğer postaları içeren çanta |
mail n.
|
|
37 |
General |
bir taraftan manevi vasıflardan ve diğer taraftan biçimlenmiş cisimlerden ayrışan fiziksel madde |
matter n.
|
|
38 |
General |
bir tarafında oyuncunun portre fotoğrafı, diğer tarafında ise bilgilerinin bulunduğu tek sayfalık özgeçmiş |
headshot n.
|
|
|
39 |
General |
bir ayaktan diğer ayağa sekme |
bound n.
|
|
40 |
General |
takana iyi şans, diğer insanlara kötü şans getirdiğine inanılan bir tılsım |
gris-gris n.
|
|
41 |
General |
bir veya daha fazla oyuncunun diğer oyuncuları öldürmekle görevli olduğu ve karşılığında geri kalan oyuncuların katilleri bulmaya çalıştığı oyun |
murder mystery n.
|
|
42 |
General |
(yazı tura oyununda) parası diğer iki oyuncunun parasından farklı tarafta gelen bir oyuncu |
odd-man n.
|
|
43 |
General |
(diğer konuşmacıları bastırarak) hep bir ağızdan konuşma |
overtalk n.
|
|
44 |
General |
(açığı ile bir diğer çalışanın terfi edileceği) silahlı kuvvetler çalışanı |
running mate n.
|
|
45 |
General |
kıvrımlı yüzeyin bir diğer yüzey ile birleşimi |
runout n.
|
|
46 |
General |
bir tarafın kazanırken diğer tarafın kaybetmesi |
zero-sum game n.
|
|
47 |
General |
(yağ, plastik, reçine) bir diğer maddeye geçmesi için kullanılan madde |
impregnant n.
|
|
48 |
General |
(oyuncu, şarkıcı) bir kimsenin yerini dolduran diğer kimse |
double n.
|
|
49 |
General |
diğer bir amaca aykırı amaç |
cross-purpose n.
|
|
50 |
General |
bilimsel bir deneyde diğer koşulların karşılaştırılabileceği bir standart |
control condition n.
|
|
51 |
General |
raunttaki diğer atışların isabet ettiği alanların dışında kalan kısımdaki bir hedefi iyi vuran atış |
flyer n.
|
|
52 |
General |
bir değişkendeki değişimi diğer değişkenlerle karşılaştıran şema |
plot n.
|
|
53 |
General |
bir şeyin diğer şeylere göre durumu |
schesis n.
|
|
54 |
General |
bir bölgenin belirli bir yönden diğer bölgelere göre çekicilik durumu |
seat n.
|
|
55 |
General |
özel veya tamamlayıcı bir iletişim sisteminin kurulması için diğer kuvvetlerden yapılan personel ve ekipman temini |
signals support n.
|
|
56 |
General |
oyuncuların üzüm veya diğer atıştırmalıkları yanan brendiden alarak yemeye çalıştığı bir oyun |
snapdragon n.
|
|
57 |
General |
bir diğer nesneyi geri doğru hareket ettiren alet |
pushback n.
|
|
58 |
General |
(plastik nesnenin bir diğer nesneye bastırılması ile elde edilen) kalıp |
squeeze n.
|
|
59 |
General |
(golf) topun delik ve diğer bir topun arasına girerek engel oluşturması |
stimey n.
|
|
60 |
General |
bir diğer enjeksiyon üzerine yapılan enjeksiyon |
superinjection n.
|
|
61 |
General |
diğer taraftan çıkmak (bir taraftan giren şey) |
come through v.
|
|
62 |
General |
dünyanın diğer ucundan bir arkadaş edinmek |
make a friend from the other side of the world v.
|
|
63 |
General |
diğer yöne keskin bir dönüş yapmak |
angle v.
|
|
64 |
General |
bir sigaranın ateşiyle diğer sigarayı yakıp içmek |
chain-smoke v.
|
|
65 |
General |
(yelkeni) bir taraftan diğer tarafa çevirmek |
jibe v.
|
|
66 |
General |
bir halden diğer hale geçmek |
verge v.
|
|
67 |
General |
siyasi bir kampanya için (diğer adaydan) daha fazla mali destek toplamak |
outraise v.
|
|
68 |
General |
diğer her şeyi bir kenara bırakıp aşırı konsantre olmak |
overfocus v.
|
|
69 |
General |
bir hecenin uzun, diğer dört hecenin uzun tutulduğu metrik ölçüde yazmak |
paean v.
|
|
70 |
General |
(stenografi işaretini) bir diğer işaretin içinden geçecek şekilde yazmak |
intersect v.
|
|
71 |
General |
(döner diğer bir ürün ile) aynı hızda dönmek |
corotation v.
|
|
72 |
General |
bir uçtan diğer uca geçmek |
school v.
|
|
73 |
General |
bir uçtan diğer uca kadar sürmek |
school v.
|
|
74 |
General |
(bir armayı) bir diğer armanın üzerine takmak |
surcharge v.
|
|
75 |
General |
(bir sitedeki içerikleri) bir diğer internet adresine eklemek |
syndicate v.
|
|
76 |
General |
diğer bir canlı içinde yaşayan |
endobiotic adj.
|
|
77 |
General |
bir uçtan diğer uca |
end-to-end adj.
|
|
78 |
General |
şehri bir boydan diğer boya kesen |
crosstown adj.
|
|
|
79 |
General |
bir davaya veya fikre diğer kaygıları bir kenara itecek derecede saplantılı kimse |
monomaniacal adj.
|
|
80 |
General |
bir diğer şeklin içine çizilen veya yazılan |
inscriptible adj.
|
|
81 |
General |
bir yüzü düz olup diğer yüzü konik olan |
plano-conical adj.
|
|
82 |
General |
bir yanı düz, diğer yanı yuvarlak olan |
plano-orbicular adj.
|
|
83 |
General |
bir tarafı düz diğer tarafı yuvarlak olan |
semiround adj.
|
|
84 |
General |
bir tarafı yuvarlak diğer tarafı düz olan |
semiterete adj.
|
|
85 |
General |
(bitkinin bir bölümü) diğer organın üzerinde yer alan |
superior adj.
|
|
86 |
General |
(bir nitelik) bir şeye ait diğer niteliklere bağlı olan |
supervenient adj.
|
|
87 |
General |
bir güçlükten diğer bir güçlüğe |
from pillar to post adv.
|
|
88 |
General |
diğer bir ifadeyle |
in other saying adv.
|
|
89 |
General |
diğer bir yandan |
also adv.
|
|
90 |
General |
diğer bir yandan |
on the other hand adv.
|
|
91 |
General |
bir yandan ... diğer yandan |
on the one hand ... on the other hand adv.
|
|
92 |
General |
diğer bir deyişle |
put it differently adv.
|
|
93 |
General |
diğer bir deyişle |
stated in other words adv.
|
|
94 |
General |
diğer bir taraftan |
on the other hand adv.
|
|
95 |
General |
bir yandan diğer yana |
from one side to the other other side adv.
|
|
96 |
General |
bir taraftan diğer tarafa |
widthwise adv.
|
|
97 |
General |
bir yandan diğer yana |
widthwise adv.
|
|
98 |
General |
bir yandan ... diğer yandan |
on one hand ... on the other hand adv.
|
|
99 |
General |
diğer bir taraftan |
again adv.
|
|
100 |
General |
(bir şeyin) diğer yanında |
behind adv.
|
|
101 |
General |
tüm çıkıntılar dahil olmak üzere bir uçtan diğer uca |
overall adv.
|
|
102 |
General |
fransızca ve diğer roman dillerinden aktarma sözcüklerde görülen bir son ek |
-oon suf.
|
|
Phrasals |
|
103 |
Phrasals |
(arabayla) bir uçtan diğer uca geçmek |
drive across v.
|
|
104 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya ) kadar dağılmak |
extend (from something) (to something) v.
|
|
105 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya) sirayet etmek |
extend (from something) (to something) v.
|
|
106 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya) bulaşmak |
extend (from something) (to something) v.
|
|
107 |
Phrasals |
(bir noktadan diğer noktaya) saçılmak |
extend (from something) (to something) v.
|
|
108 |
Phrasals |
amerikan futbolunda diğer hücum oyuncuları ileri giderken bir hücum oyuncusunun geri gitmesi |
fade back v.
|
|
109 |
Phrasals |
bir görüntüyü yavaş yavaş kaybederek diğer görüntüye geçmek (film, tv video, kitap kurgusunda) |
dissolve into (something) v.
|
|
110 |
Phrasals |
bir şeyin sesini diğer seslere göre ayarlamak/yükseltmek |
mix up v.
|
|
111 |
Phrasals |
riski azaltmak için bahsin bir kısmını veya tamamını diğer bahisçilerde de oynamak |
lay off v.
|
|
112 |
Phrasals |
(ahır, kulübe) bir hayvanın tutulduğu alandaki pislikleri ve diğer çöpleri temizlemek |
muck out v.
|
|
113 |
Phrasals |
(bir şeyi) kırıp birini diğer tarafa geçirmek |
knock through (something) v.
|
|
114 |
Phrasals |
krikette diğer takımı düşük bir skorla göndermek |
skittle out v.
|
|
115 |
Phrasals |
bir yol/patika (bir şeyin/bir yerin) başından sonuna/bir ucundan diğer ucuna dolanarak gitmek |
wind through (something or some place) v.
|
|
116 |
Phrasals |
(bir şeyin/bir yerin) başından sonuna/bir ucundan diğer ucuna dolanarak gitmek/ilerlemek |
wind through (something or some place) v.
|
|
117 |
Phrasals |
(bir diğer olayın) beraberinde olmak |
cooccur with v.
|
|
118 |
Phrasals |
(bir diğer olayın) beraberinde olmak |
collocate with v.
|
|
119 |
Phrasals |
(bir diğer olayın) beraberinde olmak |
construe with v.
|
|
120 |
Phrasals |
(bir diğer olayın) beraberinde olmak |
co-occur with v.
|
|
Phrases |
|
121 |
Phrases |
bir diğer örnek ise |
another example is expr.
|
|
122 |
Phrases |
bir diğer vakada ise |
while in another case expr.
|
|
123 |
Phrases |
diğer bir ifadeyle |
in other words expr.
|
|
124 |
Phrases |
(bir şeyin) diğer adı (biri/bir şey) |
(something), thy name is (someone or something) expr.
|
|
125 |
Phrases |
(bir şey), namı diğer (biri/bir şey) |
(something), thy name is (someone or something) expr.
|
|
126 |
Phrases |
(bir şey) diğer adıyla (biri/bir şey) |
(something), thy name is (someone or something) expr.
|
|
127 |
Phrases |
(bir hükme varmadan önce) diğer tarafı dinleyelim |
audi alteram partem (hear the other side) expr.
|
|
128 |
Phrases |
bir yandan ... diğer yandan… |
on one hand...on the other… expr.
|
|
Proverb |
|
129 |
Proverb |
her öykünün bir de diğer yüzü vardır |
there are two sides to every question
|
|
130 |
Proverb |
her öykünün bir de diğer yüzü vardır |
there are two sides to every story
|
|
Colloquial |
|
131 |
Colloquial |
diğer kısımlardan bağımsız olarak tek bir bir eylem |
bit n.
|
|
132 |
Colloquial |
diğer kısımlardan bağımsız olarak tek bir sunum/bölüm |
bit n.
|
|
133 |
Colloquial |
diğer bir şey |
the other thing n.
|
|
134 |
Colloquial |
diğer bir nokta |
the other thing n.
|
|
135 |
Colloquial |
diğer bir yön |
the other thing n.
|
|
136 |
Colloquial |
bir öğrenciyi diğer öğrencilerin önünde azarlamak |
chew a student out in front of the other students v.
|
|
137 |
Colloquial |
bir şeyin diğer tarafına geçmek |
get past v.
|
|
138 |
Colloquial |
bir şeyi bir şeyin diğer tarafına geçirmek |
get past v.
|
|
139 |
Colloquial |
bir taraftan diğer tarafa |
from side to side adv.
|
|
140 |
Colloquial |
ülkenin bir başından diğer başına |
coast to coast adv.
|
|
141 |
Colloquial |
bir kişi hakkında söylenen şeyin, diğer kimse için daha da fazla geçerli olduğunu vurgulayan ifade |
that goes double for expr.
|
|
142 |
Colloquial |
bir günden diğer güne |
from one day to the next expr.
|
|
Idioms |
|
143 |
Idioms |
(bütün) bir francala içine et veya deniz ürünleri ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
po' boy n.
|
|
144 |
Idioms |
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
submarine (sandwich) n.
|
|
145 |
Idioms |
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
hoagie n.
|
|
146 |
Idioms |
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç |
submarine n.
|
|
147 |
Idioms |
diğer meseleleri bir kenara bırakıp tek bir meseleye odaklanma |
navel-contemplation n.
|
|
148 |
Idioms |
diğer meseleleri bir kenara bırakıp tek bir meseleye odaklanma |
navel-gazing n.
|
|
149 |
Idioms |
bir grupta diğer üyeleri bastıran |
cock of the walk n.
|
|
150 |
Idioms |
hamlet'in babasının hayaletini oynayan oyuncunun, diğer oyuncuların ödemeleri yapılana kadar yürümeyi reddetmesi hikayesinden türetilmiş bir ifade |
the ghost walks n.
|
|
151 |
Idioms |
(bir kaydın, kasetin diğer tarafı |
the flip side (of something) n.
|
|
152 |
Idioms |
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak |
butter (one's) bread on both sides v.
|
|
153 |
Idioms |
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak |
have (one's) bread buttered on both sides v.
|
|
154 |
Idioms |
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak |
have your bread buttered on both sides v.
|
|
155 |
Idioms |
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) çıkar sağlama peşinde koşmak |
want (one's) bread buttered on both sides v.
|
|
156 |
Idioms |
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak |
butter (one's) bread on both sides v.
|
|
157 |
Idioms |
bir şeyin destekçisi olmak ve diğer insanları da desteğe çağırmak |
carry the torch v.
|
|
158 |
Idioms |
bir sigaranın ateşiyle diğer sigarayı yakıp içmek |
chain smoke v.
|
|
159 |
Idioms |
birine/bir şeye farklı diğerine/diğer şeye farklı muamele etmek |
make fish of one and fowl of another v.
|
|
160 |
Idioms |
birine/bir şeye farklı diğerine/diğer şeye farklı muamele etmek |
make fish of one and fowl of the other v.
|
|
161 |
Idioms |
(bir şeyi) bitirip diğer aşamaya geçmek |
put (something) to bed v.
|
|
162 |
Idioms |
alandaki diğer kişilere katkı sağlamak için bir kurumda bir süreliğine misafir edilen |
in residence expr.
|
|
163 |
Idioms |
birinin/bir şeyin diğer tarafında/diğer tarafına |
beyond someone or something expr.
|
|
164 |
Idioms |
bir matematik denkleminin bir tarafından çıkartılan bir değerin denklemin diğer tarafına eklenmesi gerektiğini hatırlamak için kullanılan bir hatırlatıcı ip ucu |
change sides, change signs expr.
|
|
165 |
Idioms |
(basketbolda) sahanın bir ucundan diğer ucuna |
from coast to coast expr.
|
|
Speaking |
|
166 |
Speaking |
diğer bir konu |
another subject/topic expr.
|
|
167 |
Speaking |
diğer bir konu |
another thing is expr.
|
|
Chat Usage |
|
168 |
Chat Usage |
diğer bir deyişle |
oka (otherwise known as) abrev.
|
|
Trade/Economic |
|
169 |
Trade/Economic |
bir sektörde ulusal düzeyde toplu pazarlık sonucu ortaya çıkan ücret oranlarını ve diğer çalışma koşullarını kapsayan yazılı resmi anlaşmalar |
national agreement n.
|
|
170 |
Trade/Economic |
abd'de çoğunlukla ticari bankalardan oluşan ve bankaların diğer bankalardan genellikle gecelik ödünç alma amacıyla kullandıkları özel bir piyasa |
federal funds market n.
|
|
171 |
Trade/Economic |
aktif olarak işlem gören bir hesap bakiyesinin bir kısmının diğer bir masraf hesabına veya kar-zarar hesabına devri |
write down n.
|
|
172 |
Trade/Economic |
aynı şirketin bir biriminden diğer birimine verilen ödünç |
intercompany loan n.
|
|
173 |
Trade/Economic |
bir firmanın faaliyetlerinin diğer firmalar üzerinde yarattığı ve onların buna karşılık bir ödemede bulunmadıkları olumlu etkiler |
external economies n.
|
|
174 |
Trade/Economic |
bir taşınmazın diğer bir taşınmazla birleştirilmesi |
annexation n.
|
|
175 |
Trade/Economic |
bir para biriminin diğer para birimi ile karşılaştırılırken başka bir para biriminin kullanılması |
vehicle currency n.
|
|
176 |
Trade/Economic |
bir firmanın fiyat ayarlamasının tüm diğer firmaların ürünlerinin talebine yaptığı makro ekonomik etki |
backward-bending labor supply curve n.
|
|
177 |
Trade/Economic |
bir malın diğer bir malla değişimi |
barter n.
|
|
178 |
Trade/Economic |
bir ülkenin aynı kaynak miktarını kullanarak bir maldan diğer ülkeye göre daha fazla miktarda üretim yapabilmesi |
absolute frequency n.
|
|
179 |
Trade/Economic |
bir tarafın kazanmasının diğer tarafın kaybetmesine bağlı olduğu oyun |
zero-sum game n.
|
|
180 |
Trade/Economic |
bir oyuncu için diğer oyuncunun stratejisi ne olursa olsun en iyi olan strateji |
dominant strategy n.
|
|
181 |
Trade/Economic |
bir sözleşme yapılmasında taraflardan birinin kendi koşullarını diğer tarafa kabul ettirebilme gücü |
bargaining power n.
|
|
182 |
Trade/Economic |
bir organizasyonda bir departmanın diğer departmanlardan kopuk çalışarak adeta görünmez bir duvar örmesi ve etkileşime izin vermemesi olarak açıklanabilecek sendrom |
vertical silo syndrome n.
|
|
183 |
Trade/Economic |
bir ulusal paranın diğer paralara veya altına dönüştürülebilir olmaması |
irredeemable money n.
|
|
184 |
Trade/Economic |
diğer şeyler sabit kalmak koşuluyla anlamında bir varsayım |
other things being equal n.
|
|
185 |
Trade/Economic |
diğer ülkelerden mal alım satımını minimum düzeylere indiren bir ülkenin ekonomisi |
closed economy n.
|
|
186 |
Trade/Economic |
farklı gruplara eşit şekilde davranıldığı görüntüsü veren tarafsız uygulamaların, gerçekte bir grubu diğerine karşı kayıran veya diğer gruba nazaran mağdur eden etkiler doğurması ve bu olumsuz etkilerin işletme gerekleri ile açıklanamaması |
disparate impact n.
|
|
187 |
Trade/Economic |
gelecekteki tüm belirsizlik durumlarında diğer bir mali varlığa göre daha düşük getiri sağlayan yatırım aracı |
dominated asset n.
|
|
188 |
Trade/Economic |
herhangi bir ülkede patlak veren krizin diğer ülkelere de yansıması/geçmesi |
financial contagion n.
|
|
189 |
Trade/Economic |
ulusal paranın diğer ülkelerin paralarına göre değerindeki bir artış |
appreciation n.
|
|
190 |
Trade/Economic |
bir birleşme anlaşmasının parçası olarak şirketin hisselerinin diğer şirketin hisseleriyle takas edilmesi |
stock-for-stock n.
|
|
191 |
Trade/Economic |
portföyünün bir hisse senedinin indeksinin ve diğer tahvillerin performansına denk gelmesi için tasarlanmış olan ortak fon |
market fund n.
|
|
192 |
Trade/Economic |
bir grup ipotek bir araya getirilip tahviller diğer kuruluşlara veya halka satıldığında oluşan menkul kıymet |
mortgage-backed security n.
|
|
193 |
Trade/Economic |
biber ve diğer kuru ürünlerin doğu hint adaları'ndan ihraç edildiği bir tür paket |
robbin n.
|
|
194 |
Trade/Economic |
louisiana ve diğer güney eyaletlerinde kullanılan bir ispanyol madeni parası |
picayune n.
|
|
195 |
Trade/Economic |
louisiana ve diğer güney eyaletlerinde kullanılan bir ispanyol madeni parası |
picaillon n.
|
|
196 |
Trade/Economic |
küçük ölçekli şokların başta birkaç işletmeyi veya ekonominin belirli bir bölümünü etkileyip sonrasında diğer sektörlere ve ülkelere yayılması |
contagion n.
|
|
197 |
Trade/Economic |
demiryolunun diğer bir demiryoluna tren kullanımı için ödediği ücret |
per diem n.
|
|
198 |
Trade/Economic |
(değişim değeri veya alım gücü çerçevesinde) bir para türünün diğer para türünü aştığı miktar |
premium n.
|
|
199 |
Trade/Economic |
bir satıcının diğer bir satıcıdan opsiyonunu satın alma hakkı |
call option n.
|
|
200 |
Trade/Economic |
diğer yatırım fonlarına yatırım yapılan bir yatırım fonu |
superfund n.
|
|
201 |
Trade/Economic |
bir hesabı diğer bir hesaba devretmek veya kapatmak |
absorb v.
|
|
202 |
Trade/Economic |
bir ülkenin para biriminin değişim değerini diğer para birimleri karşısında yükseltmek |
revaluate v.
|
|
Law |
|
203 |
Law |
aynı taraflar arasında yine aynı konuda görülmekte bulunan diğer bir dava |
another action pending between the same parties n.
|
|
204 |
Law |
bir üyenin üye olduğu grubun diğer üyeleri için açtığı dava |
representative action n.
|
|
205 |
Law |
bir tarafın sorumluluğu diğer tarafın sorumluluğuna karşılık gelen akit |
cumulative contract n.
|
|
206 |
Law |
bir ülkenin yürürlükte olan kanun ve diğer hukuk kurallarırının bir sistem dahilinde bir arada toplanması |
compiled statutes n.
|
|
207 |
Law |
internette bir kişinin bir başkasını taklit ederek diğer insanları kandırması |
catfishing n.
|
|
208 |
Law |
(uluslararası hukukta) bir gücün diğer güçlerin ricası veya izni üzerine aralarındaki farklılıkları veya anlaşmazlıkları gidermek ve uzlaşma sağlamak için araya girmesi |
mediation n.
|
|
209 |
Law |
yargıçlar, belediye başkanları ve diğer bazı yüksek mevkili kimseler için kullanılan bir hitap şekli |
worship [uk] n.
|
|
210 |
Law |
bir taraftanmış gibi görünüp diğer taraf adına hareket eden şahıs |
dummy n.
|
|
211 |
Law |
bir taraftanmış gibi görünüp diğer taraf adına hareket eden şahıs |
straw person n.
|
|
212 |
Law |
bir tarafı büyük ölçüde kısıtlarken diğer tarafı serbest bırakan bir sözleşme |
contract of adhesion n.
|
|
213 |
Law |
önceki kararın bir diğer davada uygulanamazlığını öne sürmek |
distinguish v.
|
|
Politics |
|
214 |
Politics |
barış zamanı veya kriz dönemlerinde bir millete diğer uluslarla yaptığı anlaşmalara dayanarak verilen sivil veya askeri yardım |
nation assistance n.
|
|
215 |
Politics |
büyük britanya'da bin ladin ve diğer terörist grupları destekleyen radikal islamcı bir örgüt |
al-muhajiroun n.
|
|
216 |
Politics |
ab üyesi ülkelerde bir ülkede yaşarken diğer bir ülkede çalışan işçi |
frontier worker n.
|
|
217 |
Politics |
bir devletin diğer bir devlet konsolosunu tanıması |
exequatur n.
|
|
218 |
Politics |
bir devletin diğer bir ülkeden gelen siyasi sığınmacılara koruma vermesi |
asylum n.
|
|
219 |
Politics |
bir devletin diğer bir başka devlete gönderdiği elçisini geri çağırdığını belirten yazısı |
letter of recall n.
|
|
220 |
Politics |
beyaz insanların diğer ırklardan olan insanlardan ayrı yaşadığı bir sosyal sistem |
white separatism n.
|
|
Industry |
|
221 |
Industry |
sırayla bir grup insanı diğer bir grupla değiştirmek |
manshift n.
|
|
222 |
Industry |
derinin sıkılması ile elde edilen yağlı madde ve diğer yağlardan oluşan bir karışım |
degras n.
|
|
Insurance |
|
223 |
Insurance |
tanımlanan nitelikteki hasarlara karşı bir tarafın diğer tarafı tazmin edeceği sözleşme |
hold-harmless agreement n.
|
|
224 |
Insurance |
varış limanının buzlanma nedeniyle malın boşaltılmasına elverişli olmaması dolayısıyla geminin en yakın bir diğer limanda malı boşaltabilmesi için yön değiştirmesine izin veren hüküm |
ice deviation clause n.
|
|
225 |
Insurance |
(riski) bir diğer reasüröre yeniden aktarmak |
retrocede v.
|
|
Media |
|
226 |
Media |
(kamera veya ses aleti) bir diğer alet ortadan kaybolurken ortaya çıkmak |
cross-fade v.
|
|
Technical |
|
227 |
Technical |
bir ucu tutturulup diğer ucu dönerken çemberin hareket etmesini sağlayan çubuk |
radius bar n.
|
|
228 |
Technical |
bir cihazın belirli bir özelliğinin diğer parametrelere göre nasıl değiştiğini gösteren grafik |
characteristic function n.
|
|
229 |
Technical |
borunun her bir ara bölümünün kıvrımlarla diğer uca bağlandığı bir tür sıcak su bobini |
trombone coil n.
|
|
230 |
Technical |
metali cüruf ve diğer yabancı maddelerden ayrılmaya yarayan bir tür fırın |
almond furnace n.
|
|
231 |
Technical |
bir yüzü çukur diğer yüzü tümsek |
concavo-convex n.
|
|
232 |
Technical |
kanadın bir ucundan diğer ucuna |
spanwise n.
|
|
233 |
Technical |
kanadın bir ucundan diğer ucuna |
span wise n.
|
|
234 |
Technical |
kritik sıcaklığın üzerindeki tavlanmış çeliği sertliğini arttırmak için yağ veya diğer bir sıvıya batırarak aniden soğutma işlemi |
hardening n.
|
|
235 |
Technical |
sıvının bir yüzeyden diğer yüze geçme süresinin belirlenmesi |
determination of liquid strike-through time n.
|
|
236 |
Technical |
bir dizi üçgenin diğer kenar uzunluklarını hesaplamaya yarayan üçgen kenarı |
base line n.
|
|
237 |
Technical |
bir dizi üçgenin diğer kenar uzunluklarının hesaplanabildiği bir üçgen kenarı |
baseline n.
|
|
238 |
Technical |
elektrik lambalarında ve diğer ekipmanlarda yalıtkan olarak kullanılan bir tür cam |
vitrite n.
|
|
239 |
Technical |
diğer kütüklerin oturması için çukurluk bırakılmış enine uzanan bir kütük |
saddle n.
|
|
240 |
Technical |
eskiden, özellikle ingiliz ordusundaki kemerleri ve diğer ekipmanı beyazlatmak için kullanılan bir madde |
blanco n.
|
|
241 |
Technical |
bir tarafında tümsek karşılık gelen diğer yarısında çukur bulunan seramik kalıbının iki yarısını birbirine monte etmeye yarayan bir alet |
match n.
|
|
242 |
Technical |
benzer şekilli bir tahtaya sıkı sıkı oturması için bir kenarında oluk, diğer kenarında ise dil bulunan bir tahta |
matched board n.
|
|
243 |
Technical |
bir ucunda iki tane küçük diğer ucunda ise bir tane büyük bıçak bulunan kompakt ve katlanabilir bir bıçak |
whittler n.
|
|
244 |
Technical |
vida veya dişlinin bir uçtan diğer uca bakıldığında eksenel yönünden sapması |
hand n.
|
|
245 |
Technical |
bir levhanın üstü ile diğer levhanın altı arasındaki mesafe |
bond of a slate n.
|
|
246 |
Technical |
bir parçadaki zıvanayı diğer parçadaki zıvana deliklerine sokarak yapılan bağlantı |
mortise-and-tenon joint n.
|
|
247 |
Technical |
ateşleme fitiline bağlı olup yükün tutuşmasını sağlarken bir yandan patlama dalgasını diğer yüke ileten cihaz |
detonating cord amplifier n.
|
|
248 |
Technical |
bir ucunda kütük, diğer ucunda buhar silindiri ve orta noktada bağlama kolu bulunan buhar makinesi |
grasshopper engine n.
|
|
249 |
Technical |
uçak gövdesinde bir uçtan diğer uca uzanan yapı |
longitudinal n.
|
|
250 |
Technical |
yükleri farklı olup diğer özellikler bakımından aynı olan bir grup temel parçacık |
multiplet n.
|
|
251 |
Technical |
gezer puntasız tornada bir uçtan alet koluna oturarak diğer uçta kesici aleti destekleyen çubuk |
cutter bar n.
|
|
252 |
Technical |
allelik olmayan bir diğer genin normal etkisini kontrol eden gen |
inhibiter n.
|
|
253 |
Technical |
allelik olmayan bir diğer genin normal etkisini kontrol eden gen |
inhibitor n.
|
|
254 |
Technical |
bir tarafı düz, diğer tarafı 24 üçgen yüzey şeklinde kesilmiş elmas |
rose diamond n.
|
|
255 |
Technical |
(maden galerileri veya arazi oyukları) diğer sıralara dik açı yapan bir dizi sıra |
sheth n.
|
|
256 |
Technical |
önceden kararlaştırılmış sinyallerin bir makine yardımıyla bir istasyonda üretilip diğer bir istasyonda görülüp veya duyulup yorumlandığı telgraf |
signal telegraph n.
|
|
257 |
Technical |
ışık veya diğer ters dalga radyasyonunu titreşimler tek bir düzlemde kalacak şekilde etkileme |
polarization n.
|
|
258 |
Technical |
bir maddeden bir diğer maddeye dönüşmek |
transubstantiate v.
|
|
259 |
Technical |
bir treni bir hattan diğer hatta geçirmek |
switch v.
|
|
260 |
Technical |
bir kaptan diğer kaba akıtmak |
decant v.
|
|
261 |
Technical |
bir yerden diğer bir yere almak |
convey v.
|
|
262 |
Technical |
bir ucu tespit edilmiş bir çubuğun diğer ucunun aşağı yukarı hareketi gibi hareket etmek |
vibrate v.
|
|
263 |
Technical |
pikselin belirli bir diğer pikselden daha yakın olanıyla değiştirildiği bir tür grafik tasarım süreci |
overdraw v.
|
|
264 |
Technical |
(mekanizmayı) bir diğer mekanizmaya bağlamak |
servo v.
|
|
265 |
Technical |
bir tarafı düzlem ve diğer tarafı içbükey olan |
plano-concave adj.
|
|
266 |
Technical |
bir ucundan diğer ucuna kadar yiv açılmış |
full-length parallel grooved adj.
|
|
267 |
Technical |
bir yönde dışbükey ve diğer yönde içbükey |
anticlastic adj.
|
|
268 |
Technical |
bir tarafı düzlem ve diğer tarafı dışbükey olan |
plano-convex adj.
|
|
269 |
Technical |
bir tarafı dışbükey diğer tarafı düz olan |
convexo-plane adj.
|
|
270 |
Technical |
bir taraftan diğer tarafa |
thru adv.
|
|
271 |
Technical |
bir taraftan diğer tarafa |
through adv.
|
|
272 |
Technical |
bir şeyi hesap dışı bırakmak suretiyle diğer bir şeyi düzelterek |
modulo prep.
|
|
Computer |
|
273 |
Computer |
bir programın aynı anda çalışan diğer kopyaları |
multiple instances n.
|
|
274 |
Computer |
diğer bir özet tablo |
another pivottable n.
|
|
275 |
Computer |
gnu projesinin bir parçası olarak tasarlanmış c programlama dili ve diğer derleyicileri içeren bir paket |
gcc n.
|
|
276 |
Computer |
yazılarınızın diğer yazılarınıza oranla kaç defa okunduğuyla ilgili olarak bir matematiksel döngü oluşturarak yazının popülerliğini yüzdesel olarak gösteren eklenti |
popularity contest n.
|
|
277 |
Computer |
bir diğer birim dönüştürücü |
yauc (yet another unit converter) n.
|
|
278 |
Computer |
bir diğer işe yaramaz ana sayfa |
yauh (yet another useless homepage) n.
|
|
279 |
Computer |
bir diğer resmi olmayan rovers sitesi |
yaurs (yet another unofficial rovers site) n.
|
|
280 |
Computer |
(internet forumlarında) bir diğer işe yaramaz ileti dizisi |
yaut (yet another useless thread) n.
|
|
281 |
Computer |
bir blogdan diğer internet sitelerine verilen linklerin listesi |
blogroll n.
|
|
282 |
Computer |
kök klasör, dosya dizini ve diğer temel konfigürasyonlar için bir format |
high-level formatting n.
|
|
283 |
Computer |
bilgisayar oyunlarında oyunun büyük bir kısmı boyunca aynı noktada kalıp oradan geçen diğer oyuncuları vuran oyuncu |
camper n.
|
|
284 |
Computer |
bir diğer kod elemanından miras yoluyla türeyen sınıf |
inheritor n.
|
|
285 |
Computer |
bir işlemde yapılan değişikliklerin eş zamanlı olarak diğer işlemlerde nasıl görüneceğini belirleyen veri tabanı özelliği |
isolation n.
|
|
286 |
Computer |
bilgisayar dosyasına diğer dosyalardan ayırt edilebilmesi için verilen ve tür belirten bir uzantı içeren isim |
filename n.
|
|
287 |
Computer |
ticari bir elektronik bilgi hizmeti veya internet aracılığıyla bilgisayarı diğer bilgisayarlara veya bilişim ağlarına bağlanmış olan |
on-line adj.
|
|
Telecom |
|
288 |
Telecom |
bir hücresel ağ içinde bir hücreden diğer hücreye geçiş |
handover n.
|
|
Electric |
|
289 |
Electric |
bir enerji santralinde enerji üreten ana sistem dışındaki tüm diğer sistemleri ve bu sistemlerin birbiriyle birleştirilmesi |
balance of plant (bop) n.
|
|
290 |
Electric |
bir enerji santralinde enerji üreten ana sistem dışındaki tüm diğer sistemler ve bileşenleri |
balance of plant (bop) n.
|
|
Television |
|
291 |
Television |
bir kaynağın video çıkışının diğer kaynakları senkronize etmede kullanıldığı bir teknik |
genlock n.
|
|
Textile |
|
292 |
Textile |
bir tarafı fitilli diğer tarafı saten gibi pürüzsüz kumaş |
cantoon n.
|
|
293 |
Textile |
ipek veya reyondan çözgü iplerinin arasına diğer ipliklerin katılması ile yapılan bir krep |
crepe marocain n.
|
|
Architecture |
|
294 |
Architecture |
iyon, korint ve diğer şehir devletlerinin başkentlerinde bulunan sarmal bir süs |
volute n.
|
|
Construction |
|
295 |
Construction |
bir ucu indirildiğinde diğer ucun kalkması biçiminde tasarlanmış köprü |
bacule n.
|
|
296 |
Construction |
bir ucu indirildiğinde diğer ucun kalkması biçiminde tasarlanmış köprü |
bascule n.
|
|
297 |
Construction |
kablolar vasıtasıyla hareket eden bir platforma sahip, taşıtları nehrin diğer tarafına taşıyan köprü |
transporter bridge n.
|
|
298 |
Construction |
kablolar vasıtasıyla hareket eden bir platforma sahip, taşıtları nehrin diğer tarafına taşıyan köprü |
aerial transfer bridge n.
|
|
299 |
Construction |
kablolar vasıtasıyla hareket eden bir platforma sahip, taşıtları nehrin diğer tarafına taşıyan köprü |
ferry bridge n.
|
|
300 |
Construction |
çekiçle işlenmiş bir kesme yapı taşının diğer bir yapı taşı ile birleşeceği kısımlarının yakınında bırakılan pürüzsüz kenar payları |
margin draft n.
|
|
301 |
Construction |
bir yanı kapalı ve bitmiş duvarın diğer yanını hazırlamada kullanılan çıta |
counterlath n.
|
|
Automotive |
|
302 |
Automotive |
(aracı) bir diğer aracın tam arkasına park etme |
parallel-parking n.
|
|
303 |
Automotive |
(aracı) bir diğer aracın tam arkasına park etmek |
parallel-park v.
|
|
Railway |
|
304 |
Railway |
balast serme veya diğer ray işlemleri sırasında rayları kaldırmakta kullanılan bir cihaz |
track jack n.
|
|
305 |
Railway |
terminal veya istasyon için kullanılan bir diğer isim |
depot n.
|
|
Aeronautic |
|
306 |
Aeronautic |
abd'de bir kıyıdan diğer kıyıya yapılan gecelik uçuşlar |
red eye n.
|
|
307 |
Aeronautic |
bir havaalanının meşru ziyaretçilere açık kısmı gümrük ve diğer kontrollerden önce gelen bölümü |
landside n.
|
|
308 |
Aeronautic |
uçağın bir kanadının diğer kanada göre alçak ya da daha yüksek olduğu pozisyon |
bank n.
|
|
309 |
Aeronautic |
zor uçuş koşullarında pilotu destekleyen bir diğer pilot |
wingman n.
|
|
Marine |
|
310 |
Marine |
ıskarmozun bir ucundan diğer ucuna olan mesafe |
timber and room n.
|
|
311 |
Marine |
ıskarmozun bir ucundan diğer ucuna olan mesafe |
room and space n.
|
|
312 |
Marine |
küreğin kaybolmasını önlemek için bir ucu kürek ıskarmozuna diğer ucu küreğe tutturulmuş ip |
trailing line n.
|
|
313 |
Marine |
bir ucu gemi direğine diğer ucu serene bağlanan zincir veya halat |
tye n.
|
|
314 |
Marine |
gemi veya başka bir taşıtın diğer bir taşıt karşısında öncelikli geçişi |
right of way n.
|
|
315 |
Marine |
malların bir noktadan diğer bir noktaya taşınmasını sağlayan bir veya bir kaçını kombine olarak kullanan yükün depolanması gümrüklemesi paketlemesi ve dağıtımı gibi işlemleri yapan şirket |
freight forwarder n.
|
|
316 |
Marine |
(yelkeni) bir taraftan diğer tarafa çevirme |
jibe n.
|
|
317 |
Marine |
genellikle bir direğe bağlanıp diğer bir direğin ucuna oturacak şekilde sokulmuş kütük |
saddle n.
|
|
318 |
Marine |
(bir diğer palanga ucuna takılı) top palangası |
luff upon luff n.
|
|
319 |
Marine |
bir diğer geminin rüzgar alan yanına göre geminin konumu |
weather gauge n.
|
|
320 |
Marine |
yelkenin bir taraftan diğer tarafa çevrilmesini önleyen halat |
preventer n.
|
|
321 |
Marine |
yelkenin bir taraftan diğer tarafa çevrilmesini önleyen halat |
preventer stay n.
|
|
322 |
Marine |
(yelkeni) bir taraftan diğer tarafa çevirmek |
jib v.
|
|
323 |
Marine |
pruva yelkeni bir tarafa, ana yelkeni diğer tarafa açılmış (sübye armalı gemi) |
goosewinged adj.
|
|
Petrol |
|
324 |
Petrol |
bitişikteki diğer bir sahanın sınırına yakın olan petrol veya doğal gaz kuyusu |
outpost n.
|
|
Mining |
|
325 |
Mining |
bazen mücevherlerde veya diğer süs eşyalarında kullanılan gül renkli bir zoisit |
thulite n.
|
|
326 |
Mining |
alüminyum, bor ve diğer elementleri içeren bir kompleks kristal silikat |
tourmaline n.
|
|
327 |
Mining |
alüminyum, bor ve diğer elementleri içeren bir kompleks kristal silikat |
turmaline n.
|
|
328 |
Mining |
alüminyum, bor ve diğer elementleri içeren bir kompleks kristal silikat |
tourmaline n.
|
|
329 |
Mining |
içeriğinde genellikle diğer elementleri de içeren, bakır cevheri olarak kullanılan, grimsi-siyah renkli bir mineral |
gray copper n.
|
|
330 |
Mining |
içeriğinde genellikle diğer elementleri de içeren, bakır cevheri olarak kullanılan, grimsi-siyah renkli bir mineral |
gray copper ore n.
|
|
Medical |
|
331 |
Medical |
hastanede yatan bir hastanın toplam sıvı ve elektrolit gereksinimlerinin, hastanın vücut ağırlığına, vücut sıcaklığına, hareketliliğine, ventilasyonuna ve diğer faktörlere dayanarak tahmin edilmesi |
caloric method n.
|
|
332 |
Medical |
bir nesnenin x-ışınlarına ve diğer radyasyonlara karşı göreceli şeffaflığı |
radiodensity n.
|
|
333 |
Medical |
bir nesnenin x-ışınlarına ve diğer radyasyonlara karşı göreceli şeffaflığı |
radiopacity n.
|
|
334 |
Medical |
alzheimer hastalarının hafıza kaybını ve diğer bilişsel noksanlıklarını tedavi etmek için kullanılan bir ilaç |
tacrine n.
|
|
335 |
Medical |
aynı türün bir bireyinden alınıp diğer bireyine nakledilen doku |
homeotransplant n.
|
|
336 |
Medical |
aynı türün bir bireyinden alınıp diğer bireyine yapılan doku nakli |
homeotransplantation n.
|
|
337 |
Medical |
bir hastalığı diğer bir hastalıkla tedavi etme yöntemi |
nosotherapy n.
|
|
338 |
Medical |
bir kimseye diğer bir kimseden alınan kan veya plazma ile yapılan tedavi |
homohemotherapy n.
|
|
339 |
Medical |
diğer bir şeyin etkisine bağlı olarak faaliyet gösterme |
heteronomy n.
|
|
340 |
Medical |
hücre zarının bir tarafından diğer tarafına geçiş |
traversing the membrane n.
|
|
341 |
Medical |
madde bağımlılığı, akıl hastalığı veya diğer davranışsal sorunların hastane dışı bir merkezde yatılı olarak tedavi edilmesi |
residential treatment n.
|
|
342 |
Medical |
meksika ve diğer latin amerika ülkelerinde görülen tifo ya da tifüse benzer bir hastalık |
tabardillo n.
|
|
343 |
Medical |
vücudun bir kısmından kesilip diğer bir kısmına eklenen doku parçası |
flap n.
|
|
344 |
Medical |
yılanvari kıvrımlarla bir taraftan diğer tarafa uzanan oluşum |
serpiginous n.
|
|
345 |
Medical |
tifo ateşi ve diğer salmonella enfeksiyonlarının tespitinde kullanılan bir test |
widal test n.
|
|
346 |
Medical |
tifo ateşi ve diğer salmonella enfeksiyonlarının tespitinde kullanılan bir test |
widal's test n.
|
|
347 |
Medical |
kalbin elektriksel aktivitesini uzun bir süre ölçerek aralıklı aritmileri ve diğer elektriksel bozuklukları saptayan taşınabilir bir cihaz |
holter monitor n.
|
|
348 |
Medical |
yardımcı t hücreleri ve bağışıklık sisteminin diğer hücreleri tarafından üretilen bir sitokin |
gamma-interferon n.
|
|
349 |
Medical |
idrar kaçırma ve diğer idrar yolu sorunlarında kullanılan antikolinerjik bir ilaç |
oxybutynin n.
|
|
350 |
Medical |
daha fazla t hücresi üretimini ve diğer bağışıklık savunmalarını uyarmak için immünoterapide deneysel olarak kullanılan bir t hücresi proteini |
interleukin 2 n.
|
|
351 |
Medical |
sağlıklı gaitanın bağırsak hastalığı olan bir diğer kişiye nakli |
fecal microbiota transplantation n.
|
|
352 |
Medical |
sağlıklı gaitanın bağırsak hastalığı olan bir diğer kişiye nakli |
fecal bacteriotherapy n.
|
|
353 |
Medical |
başka bir ilacın diğer hastalar üzerindeki etkilerinin araştırıldığı deneyde plasebo veya standart ilacı olan hasta grubu |
control group n.
|
|
Anatomy |
|
354 |
Anatomy |
dilin iç kısımlarında yer alan kasları ve diğer dil kaslarını besleyen bir sinir |
twelfth cranial nerve n.
|
|
355 |
Anatomy |
dilin iç kısımlarında yer alan kasları ve diğer dil kaslarını besleyen bir sinir |
hypoglossal n.
|
|
356 |
Anatomy |
et ve diğer yüksek proteinli yiyeceklerle ilişkili bir tat hissi |
umami n.
|
|
357 |
Anatomy |
kemiğin diğer kemikteki yuvarlak boşluğa oturduğu serbest hareketli bir eklem |
articulatio spheroidea n.
|
|
358 |
Anatomy |
kemiğin diğer kemikteki yuvarlak boşluğa oturduğu serbest hareketli bir eklem |
spheroid joint n.
|
|
359 |
Anatomy |
kemiğin diğer kemikteki yuvarlak boşluğa oturduğu serbest hareketli bir eklem |
enarthrosis n.
|
|
360 |
Anatomy |
kemiğin diğer kemikteki yuvarlak boşluğa oturduğu serbest hareketli bir eklem |
enarthrodial joint n.
|
|
361 |
Anatomy |
kemiğin diğer kemikteki yuvarlak boşluğa oturduğu serbest hareketli bir eklem |
cotyloid joint n.
|
|
362 |
Anatomy |
kemiğin diğer kemikteki yuvarlak boşluğa oturduğu serbest hareketli bir eklem |
ball-and-socket joint n.
|
|
363 |
Anatomy |
kemiğin diğer bir kemikteki çukura yerleştiği eklem |
schindylesis n.
|
|
364 |
Anatomy |
(omurga) bir yüzeyi düz veya içbükey olup diğer yüzeyi dışbükey olan |
platycoelian adj.
|
|
365 |
Anatomy |
(omurga) bir yüzeyi düz veya içbükey olup diğer yüzeyi dışbükey olan |
platycoelous adj.
|
|
366 |
Anatomy |
(omurga) bir yüzeyi düz veya içbükey olup diğer yüzeyi dışbükey olan |
platycelian adj.
|
|
367 |
Anatomy |
kemiğin diğer bir kemikteki çukura yerleştiği (eklem) |
schindyletic adj.
|
|
Psychology |
|
368 |
Psychology |
duyusal algıları kullanmadan bir başka kimsenin zihniyle diğer yollardan iletişim kurma işlemi |
telepathy n.
|
|
369 |
Psychology |
bireylerin diğer kişilerle iletişimini iyileştirmelerine yardımcı olmayı amaçlayan bir grup terapisi türü |
encounter therapy n.
|
|
370 |
Psychology |
fareler ve diğer küçük hayvanlarla yapılan deneysel çalışmalarda kullanılan tek dallanma noktası olan basit bir labirent |
t-maze n.
|
|
371 |
Psychology |
kişinin kendini bir diğer kişi veya grup ile özdeşleştirdiği psikolojik süreç |
identification n.
|
|
Physiology |
|
372 |
Physiology |
insanlarda ve diğer omurgalılarda bağışıklıkla ilgili bir tür difüz sistemi |
mononuclear phagocyte system n.
|
|
Pathology |
|
373 |
Pathology |
insan ve diğer hayvanlarda hücrelere zarar veren bir protein |
tumor necrosis factor (tnf) n.
|
|
374 |
Pathology |
diğer otizm türlerine göre daha az şiddetli bir otizm hastalığı |
asperger syndrome n.
|
|
375 |
Pathology |
diğer otizm türlerine göre daha az şiddetli bir otizm hastalığı |
asperger's syndrome n.
|
|
376 |
Pathology |
köpekler ve diğer memelilerden insana bir tür kene ile geçen riketsiyanın sebep olduğu, hindistan ve akdeniz bölgesinde yaygın olan bir hastalık |
kenya fever n.
|
|
377 |
Pathology |
köpekler ve diğer memelilerden insana bir tür kene ile geçen riketsiyanın sebep olduğu, hindistan ve akdeniz bölgesinde yaygın olan bir hastalık |
boutonneuse fever n.
|
|
378 |
Pathology |
köpekler ve diğer memelilerden insana bir tür kene ile geçen riketsiyanın sebep olduğu, hindistan ve akdeniz bölgesinde yaygın olan bir hastalık |
indian tick fever n.
|
|
379 |
Pathology |
köpekler ve diğer memelilerden insana bir tür kene ile geçen riketsiyanın sebep olduğu, hindistan ve akdeniz bölgesinde yaygın olan bir hastalık |
marseilles fever n.
|
|
380 |
Pathology |
kontamine olmuş yün veya diğer kıllardaki bakteri sporlarının solunmasıyla bulaşan ve meslek hastalığı olan bir antraks enfeksiyonu |
wool sorter's disease n.
|
|
381 |
Pathology |
derialtı dokularında ve vücudun diğer kısımlarında ağrılı şişme atakları ile karakterize olan nadir bir kalıtsal hastalık |
hereditary angioedema n.
|
|
Pharmaceutics |
|
382 |
Pharmaceutics |
hiv tedavisinde diğer ilaçlarla kombinasyon halinde kullanılan bir proteaz inhibitörü |
nelfinavir n.
|
|
383 |
Pharmaceutics |
hiv enfeksiyonunun tedavisinde diğer ilaçlarla kombine edilen bir antiviral ilaç |
nevirapine n.
|
|
384 |
Pharmaceutics |
plazma hücre kanseri ve diğer bazı habis tümörlerin tedavisinde kullanılan bir ilaç |
alkeran® n.
|
|
385 |
Pharmaceutics |
plazma hücre kanseri ve diğer bazı habis tümörlerin tedavisinde kullanılan bir ilaç |
melphalan n.
|
|
386 |
Pharmaceutics |
belladonna ve diğer ilgili bitkilerden elde edilen zehirli, acı, kristalli bir alkaloid |
atropia n.
|
|
387 |
Pharmaceutics |
belladonna ve diğer ilgili bitkilerden elde edilen zehirli, acı, kristalli bir alkaloid |
atropine n.
|
|
388 |
Pharmaceutics |
hiv enfeksiyonunu tedavi etmek ve hiv enfeksiyonu riskini azaltmak için diğer ilaçlarla kombine edilen bir antiviral ilaç |
emtricitabine n.
|
|
389 |
Pharmaceutics |
hiv enfeksiyonunda diğer ilaçlarla birlikte kullanılan bir antiretroviral ilaç |
enfuvirtide n.
|
|
390 |
Pharmaceutics |
artrit ve diğer ağrılı iltihaplı rahatsızlıklar için kullanılan steroidal olmayan bir ilaç |
fenoprofen n.
|
|
391 |
Pharmaceutics |
artrit ve diğer ağrılı iltihaplı rahatsızlıklar için kullanılan steroidal olmayan bir ilaç |
fenoprofen calcium n.
|
|
Parasitology |
|
392 |
Parasitology |
insan ve diğer sıcak kanlı hayvanlarda hastalığa yol açan ve frengiye neden olan etken maddeleri taşıyan bir spiroket |
treponema n.
|
|
393 |
Parasitology |
insan ve diğer sıcak kanlı hayvanlarda hastalığa yol açan ve frengiye neden olan etken maddeleri taşıyan bir spiroket |
treponemata n.
|
|
394 |
Parasitology |
yaşam döngüsünün her evresinde diğer eklembacaklılarla beslenen büyük ve yaygın bir mayt familyası |
trombidiidae n.
|
|
395 |
Parasitology |
eski dünya'ya özgü yonca, kaba yonca ve diğer baklagillere zarar veren partenojenetik kanatsız bir bit |
alfalfa snout beetle (brachyrhinus ligustici) n.
|
|
396 |
Parasitology |
sığır ve ilgili diğer memelilerin karaciğerinde meydana gelen bir kurt |
american fluke (fascioloides magna) n.
|
|
397 |
Parasitology |
sığır ve ilgili diğer memelilerin karaciğerinde meydana gelen bir kurt |
giant liver fluke n.
|
|
398 |
Parasitology |
istiridye ve diğer yumuşakçaların solungaç boşluklarında kommensal yaşam sürdüren, hortumlu solucanlar takımına mensup sülük benzeri etçil kurtçukları içeren bir cins |
malacobdella n.
|
|
399 |
Parasitology |
büyüyen bir diğer yapı üzerinde gelişen organizma |
supercrescence [obsolete] n.
|
|
Optics |
|
400 |
Optics |
bir yüzü düz, diğer yüzü dışbükey olup her bir objeyi çoğaltarak görüntüleyen lens |
multiplying lens n.
|
|
401 |
Optics |
bir ayna odak noktasından gelen ışınların diğer aynanın odak noktasına yansıyacak şekilde yerleştirildiği iki ayna |
conjugate mirrors n.
|
|
Veterinary |
|
402 |
Veterinary |
atlarda bir bacağın diğer bacağın etrafında dönmesine neden olan bir yürüyüş bozukluğu |
winding n.
|
|
Printing |
|
403 |
Printing |
bir ucu çekiç başı, diğer ucu çengel şeklinde olan metal çubuk |
sheep's-foot n.
|
|
Food Engineering |
|
404 |
Food Engineering |
süt ürünleri, diğer gıda ve kozmetiklerde koruyucu olarak kullanılan bir bakteriyosin |
nisin n.
|
|
Gastronomy |
|
405 |
Gastronomy |
yoğurt ve baharatlarla marine edilmiş, şişte pişirilmiş tavuk veya diğer etlerden oluşan bir güney asya yemeği |
tikka n.
|
|
406 |
Gastronomy |
istiridye, domates ve çeşitli diğer sebzelerle yapılan baharatlı bir çorba |
manhattan clam chowder n.
|
|
407 |
Gastronomy |
eski dönemlerde geyiğin iç kısımlarından yapılıp avcı ve diğer hizmetlilere verilen bir börek |
humble pie n.
|
|
408 |
Gastronomy |
dana kellesi, eti veya diğer etlerden yapılıp tadı yeşil kaplumbağa çorbasına benzeyecek şekilde çeşnilendirilen bir çorba |
mock turtle soup n.
|
|
409 |
Gastronomy |
yarısı cin veya votka diğer yarısı limon suyuyla hazırlanan bir kokteyl |
gimblet n.
|
|
410 |
Gastronomy |
midye ve diğer deniz ürünleri ile hazırlanan bir yemek |
clambake n.
|
|
411 |
Gastronomy |
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği |
picadillo n.
|
|
412 |
Gastronomy |
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği |
piccadillo n.
|
|
413 |
Gastronomy |
kıyma, sebze, domates ve diğer yerel malzemeler ile hazırlanan geleneksel bir latin-amerikan yemeği |
pickadillo n.
|
|
414 |
Gastronomy |
(yiyeceği) bir diğer yiyeceğin altında/içinde servis etmek |
smother v.
|
|
Math |
|
415 |
Math |
bir diğer çizgiye paralel noktadan çizilebilen tek çizgi |
parallel axiom n.
|
|
416 |
Math |
(ifadeyi) bir diğer ifadenin yerine getirmek |
substitute v.
|
|
417 |
Math |
diğer sayılara bölünüp aynı kalanı veren bir sayıya sahip olan |
modulo adj.
|
|
418 |
Math |
bir kümedeki her bir elemanın diğer kümedeki elemanlarla eksiksiz eşleşmesi ile ilişkili |
one-to-one adj.
|
|
419 |
Math |
bir kümedeki her bir elemanın diğer kümedeki elemanlarla eksiksiz eşleşmesine dair |
one-to-one adj.
|
|
Geometry |
|
420 |
Geometry |
bir dairenin çemberi üzerindeki bir nokta tarafından, diğer bir dairenin dış çevresi etrafında dönmesiyle oluşturulan eğri |
epicycloid n.
|
|
421 |
Geometry |
geometrik olarak uzun bir şeridin bir ucunu 180 derece bükerek diğer ucu ile birleştirilmesiyle elde edilen tek taraflı yüzey |
möbius band n.
|
|
422 |
Geometry |
belirli bir eğriyle belirli bir noktadan teması aynı türdeki diğer eğrilerinkinden daha yüksek dereceli olan eğri |
osculatrix n.
|
|
423 |
Geometry |
bir diğer şeklin içine çizilen veya yazılan |
inscribable adj.
|
|
Logic |
|
424 |
Logic |
(asıl anlamdan ziyade bir diğer önerme üzerinden çıkarım yapılabilen) önerme |
implicature n.
|
|
Statistics |
|
425 |
Statistics |
bir durumun gerçekleşme olasılığını hesaplarken temel oranı yok sayıp diğer verilere odaklanma |
base rate fallacy n.
|
|
426 |
Statistics |
bir olayın diğer başka olaylara bağlı olarak gerçekleşme ihtimali |
contingent probability n.
|
|
Physics |
|
427 |
Physics |
diğer bir kuvvet tarafından dengelenen kuvvetin bileşimi ya da kombinasyonu |
equilibrant n.
|
|
428 |
Physics |
çoğunlukla magnezyum ile az miktarda alüminyum ve diğer metallerden meydana gelen, nükleer reaktörlerde yakıt maddesi olarak kullanılan bir alaşım |
magnox n.
|
|
429 |
Physics |
iyonların bir diğer materyalin kristalli yapısına yerleşmesi |
implantation n.
|
|
430 |
Physics |
şeffaf bir ortam içerisinde genelde basınç ve sıcaklık farkları sebebiyle meydana gelen ve ortamdaki diğer bölgelerden kırılma indisi farklı olan kısımlar veya şeritler |
schlieren n.
|
|
431 |
Physics |
(vücut) bir diğer vücut ile aynı yeri kaplayamayan |
impenetrable adj.
|
|
Chemistry |
|
432 |
Chemistry |
bir diğer metal ile alaşımlı demir ve karbon çeliği |
ternary steel n.
|
|
433 |
Chemistry |
içeriğinde genellikle diğer elementleri de içeren, bakır cevheri olarak kullanılan, grimsi-siyah renkli bir mineral |
tetrahedrite n.
|
|
434 |
Chemistry |
alüminyum tozu, toz demir oksit ve diğer kimyasalların karışımı ile edilen yanıcı bir madde |
thermate n.
|
|
435 |
Chemistry |
tiyosiyanik asit ve diğer basit ve kompleks tiyosiyanatlarda bulunan tek değerlikli bir radikal |
thiocyanogen n.
|
|
436 |
Chemistry |
kalsiyum, alüminyum, demir, seryum, lantan ve diğer nadir toprak minerallerinin hidratlanmış silikatından oluşan nadir bir mineral |
allanite n.
|
|
437 |
Chemistry |
alüminyum ve diğer bir elementin ikili bileşiği |
aluminide n.
|
|
438 |
Chemistry |
piritler ve diğer minerallerde bulunduğu söylenilen ve yeni bir metal elementi olduğu farz edilen elementin adı |
lavoesium n.
|
|
439 |
Chemistry |
fenol karboksil asidinden karboksil grubu ile bir diğer hidroksil grubunun yoğuşması sonucu oluşan ester |
depside n.
|
|
440 |
Chemistry |
demir oksidin diğer oksitlerle yaptığı metalik olmayan bir bileşik grubu |
ferrite n.
|
|
441 |
Chemistry |
bir diğer sıvı veya katı içerisinde çözünen sıvı |
soaking up n.
|
|
442 |
Chemistry |
(bir oksijen atomunun çıkarılması ile) bir diğer bileşikten elde edilebilir anlamına gelen ön ek |
deoxy- pref.
|
|
443 |
Chemistry |
(bir oksijen atomunun çıkarılması ile) bir diğer bileşikten elde edilebilir anlamına gelen ön ek |
desoxy- pref.
|
|
444 |
Chemistry |
bir diğer bileşik ile ilişkili kimyasal bileşik anlamına gelen son ek |
-idine suf.
|
|
445 |
Chemistry |
fraksiyonel damıtma solventleri, kimyasalları, doğal ürünleri, petrolü, biyodizeli, ham petrolü ve diğer malzemeleri saflaştırmak için kullanılan bir tekniktir |
fractional distillation is a technique used to purify solvents, chemicals, natural products, petroleum, biodiesel, crude oil, and other materials expr.
|
|
Biology |
|
446 |
Biology |
insanları etkilemeyip kuş ve diğer memelilere bulaşan bir virüs |
togavirus n.
|
|
447 |
Biology |
insanın organizma olarak diğer organizmalar ve çevre ile ilgili gelişimini inceleyen bir bilim dalı |
anthroponomics n.
|
|
448 |
Biology |
insanın organizma olarak diğer organizmalar ve çevre ile ilgili gelişimini inceleyen bir bilim dalı |
anthroponomy n.
|
|
449 |
Biology |
gastrulasyon sırasında bir hücre tabakasının diğer hücrelerin üzerine doğru genişlemesi |
epiboly n.
|
|
450 |
Biology |
kendi türündeki diğer mantarlarla halka oluşturarak büyüyen bir mantar |
fairy ring n.
|
|
451 |
Biology |
kendi türündeki diğer mantarlarla halka oluşturarak büyüyen bir mantar |
fairy-ring mushroom n.
|
|
452 |
Biology |
bir türün kendi aralarında üreyen organizmalarından oluşup diğer popülasyonlardan morfolojik veya davranışsal olarak farklı olan melezlenebilir yerel popülasyon |
morph n.
|
|
453 |
Biology |
diğer moleküllerin erişimini engelleyerek genlerin gelişimini değiştirmede kullanılan bir molekül |
morpholino n.
|
|
454 |
Biology |
özelliklerini ve diğer türlerden nasıl ayrıştığını bilimsel olarak izah ederek yeni bir türün varlığını ortaya koyan kimse |
describer n.
|
|
455 |
Biology |
özelliklerini ve diğer türlerden nasıl ayrıştığını bilimsel olarak izah ederek yeni bir türün varlığını ortaya koymayı amaçlayan bilimsel dokümantasyon |
description n.
|
|
456 |
Biology |
canlının veya organın bir bölümünün boyutunu veya faaliyetini diğer bölümündeki kaybı telafi amacıyla artırma |
compensation n.
|
|
457 |
Biology |
bir diğer tür ile ilişkisi olan hayvan |
congenator n.
|
|
458 |
Biology |
bir diğer tür ile ilişkisi olan bitki |
congenator n.
|
|
459 |
Biology |
bir diğer tür ile ilişkisi olan hayvan |
congeneric n.
|
|
460 |
Biology |
bir diğer tür ile ilişkisi olan bitki |
congeneric n.
|
|
461 |
Biology |
bir kaynaktan nükleer dna ve diğer kaynaktan sitoplazmik dna'ya sahip hücre |
cybrid n.
|
|
462 |
Biology |
bir türü aynı cinsteki diğer türlerden ayıran özellik |
differentia n.
|
|
463 |
Biology |
aynı organizma içerisinde diğer bir gen ile kurulan ilişki |
paralogy n.
|
|
464 |
Biology |
(bir zinciri polinosinik asit, diğer zinciri polisitidilik asitten oluşan) sentetik çift zincirli rna |
poly i:c n.
|
|
465 |
Biology |
(bir zinciri polinosinik asit, diğer zinciri polisitidilik asitten oluşan) sentetik çift zincirli rna |
poly ipoly c n.
|
|
466 |
Biology |
bir diğer kromozoma eklenebilen dna kesiti |
insertion element n.
|
|
467 |
Biology |
bir diğer unsur ile ilişkili vücut yapısı |
satellite n.
|
|
468 |
Biology |
bir diğer unsurun yanında yer alan vücut yapısı |
satellite n.
|
|
469 |
Biology |
insanlarda ve diğer primatlarda hastalığa sebep olan ipliksi rna virüslerini içeren bir familya |
filoviridae n.
|
|
470 |
Biology |
özelliklerini ve diğer türlerden nasıl ayrıştığını bilimsel olarak izah ederek yeni bir türün varlığını ortaya koymak |
describe v.
|
|
Biochemistry |
|
471 |
Biochemistry |
kan serumunda bulunup istilacı mikroorganizmalara ve diğer antijenlere tutunarak onları fagositlere karşı daha savunmasız hale getiren bir antikor |
opsonin n.
|
|
Marine Biology |
|
472 |
Marine Biology |
çenesiz emici ağza sahip, diğer balıklarla parazit ilişki kuran, göçmen ya da tatlı suda yaşayan bir balık |
lamprel (petromyzon marinus) n.
|
|
473 |
Marine Biology |
çenesiz emici ağza sahip, diğer balıklarla parazit ilişki kuran, göçmen ya da tatlı suda yaşayan bir balık |
lampron n.
|
|
474 |
Marine Biology |
diğer tulumluların larvalarına benzeyen, serbest yüzen iribaş şeklinde bir derin deniz tulumlusu |
appendicularia n.
|
|
475 |
Marine Biology |
sölekant dışında diğer türlerinin nesli tükenmiş bir familya |
latimeridae n.
|
|
476 |
Marine Biology |
sölekant dışında diğer türlerinin nesli tükenmiş bir familya |
family latimeridae n.
|
|
477 |
Marine Biology |
orta ve güney amerika'ya özgü olup avustralya gibi diğer tropik ve subtropikal bölgelerde de görülen büyük ve kahverengimsi bir kara kurbağası |
rhinella marina n.
|
|
478 |
Marine Biology |
orta ve güney amerika'ya özgü olup avustralya gibi diğer tropik ve subtropikal bölgelerde de görülen büyük ve kahverengimsi bir kara kurbağası |
giant toad n.
|
|
479 |
Marine Biology |
orta ve güney amerika'ya özgü olup avustralya gibi diğer tropik ve subtropikal bölgelerde de görülen büyük ve kahverengimsi bir kara kurbağası |
cane toad n.
|
|
480 |
Marine Biology |
orta ve güney amerika'ya özgü olup avustralya gibi diğer tropik ve subtropikal bölgelerde de görülen büyük ve kahverengimsi bir kara kurbağası |
marine toad n.
|
|
481 |
Marine Biology |
orta ve güney amerika'ya özgü olup avustralya gibi diğer tropik ve subtropikal bölgelerde de görülen büyük ve kahverengimsi bir kara kurbağası |
bufo marinus n.
|
|
482 |
Marine Biology |
diğer kabukları ve çakıl taşlarını kendi kabuğuna ekleyen phorus cinsi tek kabuklu bir deniz salyangozu |
mason shell n.
|
|
Astronomy |
|
483 |
Astronomy |
bir yıldızın diğer yıldızlar ya da insanlar üzerindeki etkisi |
atazir n.
|
|
484 |
Astronomy |
dünya'dan güneşe ortalama mesafeye denk olup yaklaşık 150 milyon kilometreye tekabül eden güneş sistemindeki diğer gezegenler arasındaki astronomik mesafeleri ölçmekte kullanılan bir uzunluk birimi |
astronomical unit n.
|
|
Astrology |
|
485 |
Astrology |
evin bir diğer gezegene geçtiği nokta |
ingress n.
|
|
Zoology |
|
486 |
Zoology |
kudu, nyala ve diğer benzer türleri içeren bir afrika antilobu cinsi |
tragelaphus n.
|
|
487 |
Zoology |
gevişgetirenler alttakımının yaban geyiği ve soyu tükenmiş diğer hayvanları içeren bir bölümü |
tragulina n.
|
|
488 |
Zoology |
bir kuşun gagasıyla diğer bir kuşun tüylerini temizlemesi |
allopreening n.
|
|
489 |
Zoology |
larvaları parazit olarak tırtıllar, kınkanatlılar ve zarkanatlılar ve diğer böceklerin üzerindekilerle beslenen çift kanatlılar familyasından tüylü bir sinek |
tachina fly n.
|
|
490 |
Zoology |
tachinidae familyasından olup larvaları diğer böceklerin üzerinde parazit olarak yaşayan tüylü bir sinek |
tachina fly n.
|
|
491 |
Zoology |
himalayaların yüksek kesimlerinde ve diğer yüksek dağlarda yaşayan, başı ve boynu öküzü, kuyruğu keçiyi andıran büyük bir asya antilopu |
yakin (budorcas taxicolor) n.
|
|
492 |
Zoology |
himalayaların yüksek kesimlerinde ve diğer yüksek dağlarda yaşayan, başı ve boynu öküzü, kuyruğu keçiyi andıran büyük bir asya antilopu |
budorcas (budorcas taxicolor) n.
|
|
493 |
Zoology |
trematodlar, turbellaryalar ve bazı diğer helmintlerde yumurtaların sarısını salgılayan bir salgı bezi |
vitellogene n.
|
|
494 |
Zoology |
koypu ve güney amerika'ya özgü diğer birçok türü içeren bir kemirgen familyasına ait veya ilgili |
octodont adj.
|
|
Botanic |
|
495 |
Botanic |
asya, avustralya ve doğu hint adaları'nda kerestesi için yetiştirilen, diğer bölgelerde de büyük gösterişli çiçeklerinden ötürü süs olarak kullanılan bir ağaç |
pride-of-india n.
|
|
496 |
Botanic |
abd'nin güneybatısında mantarın neden olduğu, pamuk ve diğer bitkileri tahrip eden ve bitkileri soldurup karartan bir hastalık |
texas root rot n.
|
|
497 |
Botanic |
abd'nin güneybatısında mantarın neden olduğu, pamuk ve diğer bitkileri tahrip eden ve bitkileri soldurup karartan bir hastalık |
cotton root rot n.
|
|
498 |
Botanic |
amerika'nın sıcak bölgelerinde yaşayan insan ve diğer memelilere saldıran bir sinek |
torsalo (dermatobia hominis) n.
|
|
499 |
Botanic |
bir bitki türünün özellikle çevredeki kimyasalların etkisiyle diğer bitki türünün yerini alması |
allelopathy n.
|
|
500 |
Botanic |
avrupa'daki turba bataklıkları ve diğer nemli asidik topraklarda yetişen herdem yeşil dik bir çalı |
marsh andromeda (andromeda polifolia) n.
|
|